Yaz aylarında güneşin neden olduğu yüksek hava sıcaklığı tansiyonun zararlı etkisini artırarak sonu ölüm ve sakatlıkla sonuçlanabilen beyin içi kanamalara neden olmaktadır. Beyin damarları yaş ilerledikçe yıpranır ve elastiki özelliklerini kaybeder. Bu nedenle özellikle tansiyonu olan yaşlı insanlarda sıklıkla yaz aylarında direnci yeterince azalan beyin damarları yırtılarak beyin kanamaları oluşturabilir.
Beyin dokusunun zedelenmesi ya da damarlarının yırtılması sonucu ortaya çıkan ve yaşamsal tehdit oluşturan beyin kanamaları, bazen travmatik bazen de farklı nedenlerle ortaya çıkabilir. Başın darbe alması olarak tanımlanan travmalar, darbenin geldiği yer ve kafada yarattığı hasara bağlı olarak beyin kanamasına neden olabilir. Ayrıca hipertansiyon, damar hastalığına bağlı olarak gelişen anevrizmalar, tümörler ile bazı kan hastalıklarında da bu soruna rastlanabilir. Diyabet ve hipertansiyon hastaları ile sigara içenler ve obezite problemi olanlar beyin kanaması bakımından birinci derecede risk grubunda yer almaktadır.
Yaşlı ve düşme riski olanlar, ailesinde anevrizma ve damar yumağı gibi hastalıkların bulunduğu kişiler ile polikistik böbrek hastaları ikinci derece risk grubunda yer alabilir. Beyin kanamasından korunmak için ailesel sağlık öyküsünü iyi bilmek, belirtileri önemsemek, düzenli sağlık kontrolünden geçmek, doğrudan güneş altında kalmamak, travmaya neden olacak ortamlardan uzak durmak büyük önem taşır.
Özellikle aşırı sıcak havalarda beyin kanaması; ani ve şiddetli baş ağrısı, bulantı-kusma, konuşma güçlüğü, baş dönmesi, nöbet geçirme, görsel bozukluklar, kısmi veya tam körlük, görme alanı kayıpları, ince motor hareket bozuklukları, duygusal problemler, depresyon, kavramsal güçlükler, konuşma ve algısal problemler, davranış değişiklikleri, denge ve koordinasyon bozuklukları, konsantrasyon güçlükleri, kısa dönemli hafıza problemleri, bilinç bozukluğu ve koma halinde ortaya çıkabilir. Bu durumdaki kişilerin vakit geçirmeden tam donanımlı bir sağlık kuruluşuna ulaştırılması önemlidir.
Açık cerrahi tedavi, anevrizmalı hastalara uzun zamandır uygulanan ve altın standart olarak kabul edilen bir uygulamadır. Anevrizmayı kapatmak için gerçekleştirilen bu ameliyat, genel anestezi altında hastanın kafatasında küçük bir pencere açılarak yapılır. Çıkarılan kemik, ameliyat bitiminde tekrar yerine yerleştirilir. Çevre beyin dokusundan ve damarlardan sıyrılan anevrizmanın boynu, genelde titanyumdan yapılan bir tür küçük mandalla kapatılır. Bu sayede sorunun köken aldığı damarda normal kan akımının devam etmesi sağlanır. Kullanılan mandalların kalıcı olduğunu ve vücuda kesinlikle herhangi bir zarar vermez. Normal koşullarda anevrizma cerrahisinden sonra üç-beş gün süreyle hastanede kalınır, sonrasında da üç-dört hafta ev istirahati uygun olur. Kanamış anevrizmalarda hastalar bir hafta ya da daha fazla süre hastanede kalabilir. Anevrizma cerrahi olarak kapatıldıktan sonraki beşinci yılda takip anjiyografisi gerekebilir.
Son yıllarda geliştirilmiş bu yöntem, kardiyologların kalp veya vücudun büyük damarlarındaki tıkanıklıkları açma işlemine benzerlik gösterir. Yüksek cerrahi riski bulunan ve kötü nörolojik tablodaki hastalarda ya da zor yerleşimli bazı anevrizmalarda uygun bir tedavi seçeneği olarak ortaya çıkar. Bu yöntem genel anestezi veya sedasyon altında yapılabilir. Minimal invaziv olduğu için müdahaleye bağlı yan etkisi az olan damar içi tedavide, kafatasını açmak gerekmez. Uygulama sonrası erken dönem komplikasyonu daha az olur ve kanamamış anevrizmalı hastalar bir-iki gün içerisinde taburcu edilebilir, 7-15 gün arasında hasta gündelik yaşamına dönebilir.
Tansiyon ve kalp hastaları ilaçlarını zamanında ve düzenli olarak almalıdır